İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, partisinin aldığı ön seçim kararını destekleyerek, hakkında yürütülen soruşturmalarla ilgili Çağlayan Adliyesi’nde söz vereceğini açıkladı.
“Ya daima bir arada ya hiçbirimiz”
İmamoğlu, toplumsal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Kimsenin tasası olmasın. Millet büyüktür. Bu aziz milletin çocukları için her alanda uğraşa devam edeceğim. Kurtuluş yok tek başına, ya daima bir arada ya hiçbirimiz” tabirlerini kullandı. Ayrıyeten, yaptığı ifşanın akabinde kurulan tezgahın büyük paniğe yol açtığını belirterek, “Bilirkişiye ulaşan gazetecilere jet süratiyle gözaltılar yapıldı. Aşikâr ki panikleri büyüktü” dedi.
Yangın soruşturmasına da değindi
İmamoğlu, Yangın soruşturmasına da değinerek, sorumluluk almakta başarısız olan hükümet yetkililerinin birbirlerini suçladığını ve bunun bir çöküşün fotoğrafı olduğunu belirtti. “Bu fotoğraf çöküşün fotoğrafıdır” diyen İmamoğlu, hükümetin ekonomik problemlere tahlil bulamaması nedeniyle halkın yaşadığı zorluklara da dikkat çekti.
İmamoğlu’nun açıklamasında yer alan tabirler şu formda:
“Değerli vatandaşlarım, aziz milletim, Hafta başında bir basın toplantısıyla milletimize S. B. isimli bir bilirkişiyi tanıttım. Bu şahsın, hukuksuzlukların perdesi yapılmaya çalışıldığını, olmayan raporların nasıl iddianameye girdiğini, raporların nasıl değişime uğradığını, imzasız raporla bu kişi üzerinden insanların nasıl suçlandığını dokümanlarıyla açıkladım. Bu tarihi ifşa, bize tezgah kuranları büyük paniğe uğrattı. Zira kötülük duvarının kilit taşını böylelikle yerinden söktük ve o duvar oyun kuranların üzerine devrildi.
Bu kelamda ekspere ulaşan ve konuşmasını yayınlayan gazetecilere jet süratiyle gözaltılar yapıldı. Muhakkak ki panikleri büyüktü. Nihayetinde Halk TV’den 4 gazeteci gözaltıların akabinde isimli denetimle özgür kalırken, ne yazık ki gazeteci Suat Toktaş tutuklandı. Çok üzücü. Suat Bey’e ve Halk TV’ye selamlarımı iletiyorum. Geçmiş olsun diyorum. Gazeteciler büyük ıstırap çekerken, hünerlerini belgelediğimiz eksper ise, ne yazık ki adeta büyük müdafaa altında. Sen ne yaptın?’ diye soran bile yok. Muhakkak ki tek başına yapmamış.
Bu olay bir gazeteci için tutuklama gerektiren hataysa hatırlatmak isterim: 31 Mart 2019 seçimlerinin çabucak öncesinde, devletimizin kırmızı bültenle aradığı bölücü bir terörist hem de devletin ve milletin kanalı olan TRT’ye çıkarılmıştı. Kendisine benim aleyhime, rakibimin lehine demeç verdirildi. TRT’de bu şahsı konuşturanların başına bir şey geldi mi? Gelmedi. Garabetin dik alası işte budur.
Ne yazık ki, Türkiye’de hukukun üstünlüğü değil, üstünlerin hukuku hükümran olmuştur, daha doğrusu bir avuç insanın… Meğer Anayasa’nın 10. unsurunda ne yazıyor: “Kanun önünde herkes eşittir.”
Kıymetli dostlarım;
Bu bir avuç insan; siyasetçiler, sivil toplum başkanları, medya mensupları, iş insanları ve akademisyenler dahil herkesi susturmaya çalışıyor. Zira artık ekonomiyi yönetemiyorlar, ülkeyi yönetemiyorlar.
Biliyorum; bu yüzden her biriniz uzun vakittir çok ağır hayat pahalılığı, işsizlik ve geçim zahmeti yaşıyorsunuz. Ülkenin dört bir yanında yaşanan felaketler, milletimize yaşatılan büyük acılar, hastanelere kadar nüfuz etmiş yaygın bir çeteleşme ve buna karşılık ülkeyi yöneten bir avuç insanın sorumsuz tutumları canınızı sıkıyor.
Tadınız tuzunuz kalmadı. Karşınızda sizin halinizden anlamayan, sesinize kulak vermeyen ve gün geçtikçe daha fazla otoriterleşen bir iktidar var. ‘Gerçek insan, diğerinin yüzünde patlayan tokadı kendi hızında duyabilendir’ derler. Lakin onlar, sizin canınızın nasıl yandığını hissetmiyorlar. Bir avuç insanın memnunluğu onlar için kâfi.
Oysa ben oburunun yüzünde patlayan tokadı yüreğimde hissediyorum, içim acıyor. Kimin başına gelirse gelsin, her türlü adaletsizliğe isyan ediyorum. Tahminen ekonomik bilgilerde sayılar değişiyor lakin derin geçim külfeti hiç değişmiyor.
Enflasyon tepedeyken de geçim kahrı var, düştüğü söylenirken de. İktidar, ne yazık ki ekonomik meselelere deva olamıyor. Milletten yetki isterken vaatleriyle kapınızı çalanlar, iş sorumluluk almaya geldiğinde ortadan kayboluyor.
Yıllardır ‘ekonomimiz şahlandı, şahlanacak’ vaatleriyle sizleri aldattılar. Türkiye üzere şahlanması çok kolay, dinamik bir ülkeyi yönetemez hale getirdiler. Baksanıza, iş sorumluluk almaya gelince bakanları bile birbirlerini suçluyor. Bu fotoğraf çöküşün fotoğrafıdır. Türkiye bu akla, bu ahlaka, bu zihniyete daha fazla emanet edilemez.
Bu makus gidişata dur demek için partimiz yola çıktı. Bu tabana vuruştan kurtulmanın tek yolu seçimdir: Erken seçim! Bu yüzden Genel Liderimiz Sayın Özgür Özel, partimiz için son derece demokratik bir Cumhurbaşkanı adayı belirleme süreci başlattı.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin tam 1 milyon 600 bin üyesi ön seçimlerde partimizin adayını belirleyecek. Ülkemiz tarihinde birinci sefer yapılacak olan bu demokratik uygulama, yakın geleceğimiz ismine tam bir ihtilaldir.
O yüzden partimizin bu kararını en güçlü bir formda destekliyorum. Tam bir “cesur demokrasi” uygulaması olacak olan önseçimler, yalnızca partimizi, seçmenlerimizi değil, inanıyorum ki ülkemizin demokratik muhalefetini de birleştirecektir. Kimsenin kaybetmeyeceği, sonuç ne olursa olsun hepimizin birinci günkü şevk ve heyecanla tamamlayacağı bir süreç olacak bu.
Ama sevgili vatandaşlarım, Bu yol, güllük gülistanlık bir yol değildir. Engebe ve tuzaklarla dolu bir yoldur. Hepimiz bu süreçte güçlerimizi birleştirmeliyiz. Ancak çok uygun biliyorum ki bu yolun sonu aydınlık ve huzur dolu, iktidar yoludur. Biz bu yola çıktık. Artık bizim için bu yoldan dönüş yok. Yolumuzu azimle, cüretle yürümeye devam edeceğiz. Her şartta ve her vakit memleketimiz ve milletimiz için ‘Tam Yol İleri’ diyeceğiz.
Kıymetli yurttaşlarım; Bir kısmınızın duymuş olduğu üzere yarın sabah Çağlayan Adliyesi’nde olacağım. Tam bir abi, baba hissiyle bizlere bugünleri reva görenlere “Sizin bu milletin evlatlarına yaşattığınız adaletsizlikleri biz sizin evlatlarınıza yaşatmayacağız! Zira bizim iktidarımızda yargı bağımsız olacak” dediğim için hakkımda açılan soruşturmada tabir vereceğim.
Ayrıca bize karşı kurduğu tüm tuzakları, hazırladığı düzmece raporları ifşa ettiğimiz bilirkişiyi milletimize anlattığım için de sözüm alınacak. Düşünebiliyor musunuz; yargının bağımsız olmasını, herkesin adalete güvenebilmesini istediğim için tabirim alınacak.
Ama yarın yalnızca benden söz alınmayacak… Benim üzere düşünen on milyonlarca vatandaşımızdan tabir alınacak. Halbuki demokrasilerde millet hesap vermez, hesap sorar. Muhalefetsiz bir ülke yaratma hevesiyle, hukuk imajı altında bir siyasi operasyon sürdürüyorlar.
Ama kimsenin kaygısı olmasın. Millet büyüktür. Sandık gelir, herkes uzunluğunun ölçüsünü alır. Bu yoldan da dönmeyeceğim. Yüreğimiz var, heyecanımız yüksek! Bu aziz milletin evlatları için her alanda çabaya devam edeceğim. Daha evvel dediğim üzere: Kurtuluş yok tek başına… Ya daima bir arada ya hiçbirimiz!”
