Beylikdüzü’nde bir site içerisinde bulunan 40 daireli apartman, çürük raporu verilmesi üzerine kentsel dönüşüm kararı alınarak tahliye edildi. Binada eşi, 75 yaşındaki babası ve çocuğu ile kalan kiracı Fatih Şölen ise güç durumda olduğunu belirterek binadaki dairesini terk etmedi. Alınan bir yıkım kararı olmadığını sav eden Şölen, “Buradan giden insanların 5 kuruş alamayacağının farkında olduğum için burayı terk etmiyorum. Zira bunlar kendi işlerini hızlandırmak ismine katiyetle bizi kandırmaya çalışıyor. Ben bu oyuna düşmeyeceğim. Ailemi de daha fazla sıkıntı duruma sokmayacağım. Ben yasal haklarımın peşindeyim” dedi.
Beylikdüzü Gürpınar Mahallesi’ndeki Çamlık Sitesi’nde bulunan 10 katlı apartmanda dairesi olan mesken sahipleri, yaşadıkları binanın sarsıntıya dayanıklılığını belirlemek için müracaatta bulundu. Yapılan incelemelerde binaya “çürük raporu” verildi. Bunun üzerine binadaki 39 aile dairelerini kısa müddette tahliye ederek öteki yerlere taşındı. Lakin binada kiracı olarak kalan Fatih Şölen ise ailesi ile binayı terk etmedi. Binadaki birçok daire kapıları, pencereleri sökülerek yıkıma hazırlanırken, 2 aydır apartmanda yaşamayı sürdüren Fatih Şölen, bina ile ilgili yıkım kararının olmadığını ve maddi olarak sıkıntı durumda olduğunu, bu yüzden daireyi tahliye etmeyeceğini söyledi.
‘MADDİ DURUMUM OLMADIĞINDAN MESKENİ BOŞALTAMIYORUM’
Yıkım kararı olmadığını argüman eden kiracı Fatih Şölen, “Bizim binamızda kentsel dönüşüm ismi altında bir yıkım kararına gidildiğini söylediler. Bütün dairelere bir formda süratli hızlı boşalttılar. Lakin ortada bir yıkım kararı olmadığını belediyeden tekraren kelamlı beyan formunda aldım. Esasen bunun kanıtı de ses kayıtlarımda mevcut. Her türlü belediyenin burası ile ilgili bir süreç olmadığını, rastgele bir müracaat olmadığını belediye bana beyan etmiş durumda. Fakat şu anda müteahhit ve yıkım firması tarafından tehdit edilir durumdayım. Bir halde bu konutu süratlice boşaltmamı istiyorlar. Benim bu meskeni boşaltacak maddi durumum olmadığından ötürü meskenimi boşaltamıyorum. Zati bana söyledikleri olay şu; “Kentsel dönüşüme giren binalarda şayet yarısı bizden kampanyasından faydalanıyorsa kiracıların mağdur olmaması ismine 100 bin TL’lik bir tahliye dayanağı sunuluyor.” Lakin belediye bana mevzuyu şöyle açıklıyor. Diyor ki; “Yıkım ruhsatı çıktıktan sonra sen belediyeye gerekli evraklara müracaat yapacaksın. Belediye sana 90 günlük tahliye süreci belirleyecek. Ve bu tarihin müddeti dolmadan da senin tahliye bedelinde hesabına yatıracak.” Yalnız burada bana müteahhidin de yıkım firmasını da söylediği şu; “Sen gideceksin paran gerinden gelecek. Bu türlü bir şey kelam konusu bile değil” dedi.
‘KESİNLİKLE BİZİ KANDIRMAYA OYNUYORLAR’
Şölen, “Buradan giden insanların 5 kuruş alamayacağının farkında olduğum için burayı terk etmiyorum. Zira bunlar kendi işlerini hızlandırmak ismine muhakkak bizi kandırmaya oynuyorlar. Ben bu oyuna düşmeyeceğim. Ailem de daha fazla güç duruma sokmayacağım. Ben yasal haklarımın peşindeyim. Gerekli tüm evraklar, şikayet dilekçeleri, belediyeden aldığım tüm bilgilere sahibim. Binanın kendi içindeki elektrik kesilmiş. Zati iç duvarları yıkıldığı, iç duvarların içindeki su borularını patlatıp dışarıya attıkları ve suyumu kesemedikleri için o kesilen borulardan hala binanın içine su akmakta. Ve bu su elektriğimiz de açık olduğu için bize bir tehdit oluşturmakta. Ben eşimle, 75 yaşında babamla ve 5 yaşındaki oğlumla yaşamaya çalışıyorum. 2 aydır bu durumda olduğu için ben, ailemi meskende yalnız bırakıp işe gidemiyorum. İşe gidemediğim için para kazanamıyorum. Esasen şu anda beni gereğince sıkıntı duruma sokmuşlarken bir de ivedilikle meskenimi terk etmemi istiyorlar. Beni daha da güç duruma sokmanın peşindeler” diye konuştu.
‘2 AYDIR BU PALAVRALARLA BİZİ OYALIYORLAR’
Evden çıkması için tehdit edildiğini tez eden Şölen, “Dün yıkım firmasının sahibi olduğunu beyan eden Onur isimli kişi beni tehdit etti. Bu tehdidin üzerine ben karakola gidip şikayet dilekçesinde bulundum. Gerekli sözler alınmıştır. Sonraki süreci daha takip etmedim. “Bir haftaya ruhsatı çıkacak” dedi, esasen 2 aydır daima bu palavralarla bizi oyalıyorlar. 3 güne çıkacak, 5 güne çıkacak. Müracaatları bile kelam konusu değil. “Benim ruhsatım çıktıktan sonra sen oradan nasıl dayanacaksın ki? Bu meskeni senin başına yıktığımda nasıl oturacaksın ki?” üzere makûs telaffuzlarla beni tehditkar bir tavırla korkutmuş bulunmakta. Dün burada aslında yıkım firması 10 tane emekçi göndermiş. Binanın içindeki tüm yerleri yıkıp, bir biçimde kapılarını pencerelerini satmak ismine bir emekçi grubu göndermiş. Ben aslında evvel yıkım firmasıyla görüşmeden binanın içindeki sesleri duyup arkadaşları uyardım” dedi.
‘YARISI DEVLETTEN YARISI BİZDEN KAMPANYASINA KATILDIK’
Binanın eski yöneticisi Mürge Güler, tezlerin gerçek olmadığını, idare ve firma ile mutabakat sağlandığını tabir ederek, “Önce toplantılarımız başladı, toplantıdan sonra bir arada karar alındı. Gittik mukavele imzaladık daima birlikte. Sonrasında karotumuz alındı ve raporumuz çürük çıktı. Raporu devletten aldık. Şöyle bir şey var, çürük raporu ile “Yarısı devletten yarısı bizden” kampanyasına katıldık. Ve o onaylandığı için zati buna devam ediyoruz. Bir kiracı, mesken sahiplerinin mukaveleleri imzaladığı halde 12 numaralı kiracı meskenden çıkamadı, sebebi şu; “Benim param yok. Taşınamıyorum.” Yıkım yapılmıyor. Boş dairelerdeki eşyalar alınıyor. Yıkım yapılması yok şu an. Gelip gezilebilir. Yıkım yok. Yalnızca içindeki eşyalar çalınmasın diye, hırsızlıklar olmasın diye içindeki materyallerimizi; kombiydi, musluktu o tıp şeyleri. Maddi bedeli olan eşyalar alındı” dedi.
Konuyla ilgili olarak DHA muhabirinin telefonla ulaştığı müteahhit ise, hiçbir usulsüzce yapılan olayın olmadığını, karot raporu örneklerinin olduğunu, binaya çürük raporu verildiğini belirtti. Belediyeden yıkım için onay aldıklarını belirten firma haklarındaki suçlamaları reddetti.
Binadaki daire sahipleri ise idare ve mesken sahipleri ile birlikte ortak karar alıp, yetkili firma ile muahede sağladıklarını ve kiracı Fatih Şölen tarafından mağdur edildiklerini söyledi.
Belediyeden alınan bilgiye nazaran, zabıta grupları bölgede gerekli denetimleri sağlarken, etraf kirliliği nedeni ile ceza kesildiği belirtildi.
