Bir çalışanın bağlı olduğu kuruma aidiyeti; yöneticilerin kendisine yaklaşımı, gereksinim duyduğu anda idareye ulaşılabilirliği, meslek imkanları sunması, kararlarındaki adaletli yaklaşımı ve objektif seçimleri üzere birçok farklı etmene bağlı olarak oluşmaktadır.
Şayet kurum çalışanlarına kıymet vermiyorsa, hakkaniyeti ve adaleti daima art planda tutuyorsa, bireylerin kurum içinde yükselmesine imkan sağlamıyorsa o kurumda genel olarak aidiyetin varlığından kelam edebilmek epey güç bir durumdur.
Şimdi bu çok kısa girişin acı bir örneğini ülkemizin güzide üniversitelerinden birisi üzerinden size örneklendirelim.
Kurumumuz Boğaziçi Üniversitesi ve bahsimiz idari işçi misyonda yükselme imtihanları.
Boğaziçi Üniversitesi, Yükseköğretim Kurulu tarafından merkezi olarak gerçekleştirilecek olan misyonda yükselme ve unvan değişikliği imtihanına katılmak üzere müracaatta bulunuyor. İlgili üniversite tarafından ilan edilen kılavuza nazaran 5 adet Şef, 5 adet Memur, 1 Programcı, 5 Mühendis, 7 Tekniker, 1 Teknisyen, 1 Fizikçi olmak üzere toplam 25 takım ilan edilmiştir.
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından 10 Kasım 2024 tarihinde misyonda yükselme imtihanının yazılı evresi gerçekleştirilmiş ve sonuçlar 2 Aralık 2025 günü duyurulmuştur.
Boğaziçi Üniversitesi tarafından ilgili mevzuat gereği kelamlı imtihan 6-7 Ocak 2025 tarihlerinde gerçekleştirilmiş; sonuçlar 22 Ocak 2025 tarihinde kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Sonuçları incelediğimizde; Boğaziçi Üniversitesi tarafından 5 adet Şef takımı ilan edilmesine karşılık yazılı imtihanda başarılı olan adaylardan üçü Şefliğe atanmak için kâfi görülmüştür. Öteki adaylar, yetmiş puan barajını da aşamayarak başarısız sayılmış, yedek olma bahtını dahi yakalayamamıştır.
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından 26 bahis özelinde yüksek bir mevzuat bilgisi gerektiren imtihanlardan âlâ seviyede puan almış adaylara kelamlı imtihan evresinde çok sıkıntı ve ayrıntı bilgi gerektiren genel kültür/genel yetenek soruları sormak suretiyle son düzlükte adayları başarısız olarak ilan etmeyi hakikaten anlamakta çok zahmet çekiyoruz.
Onlarca üniversitenin yazılı evreyi asli öge belirleyerek kelamlı imtihanlarda yüz tam puan verdiği bugünlerde üzülen Boğaziçi Üniversitesinin emektar çalışanları olmuştur.
Keşke, Boğaziçi Üniversitesi idaresi de başarılı memurlarını kaybetmeyi seçmek yerine onların yazılı sınavdaki emeklerini ve haklarını teslim etseydi.