Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu’nda konuştu. Erdoğan’ın gündeminde Suriye problemi, İsrail-Filistin sorunu ve Azerbaycan ile Ermenistan ortasındaki Karabağ problemi yer aldı.
Konuyla ilgili konuşan Erdoğan, “Artık herkesin kabul ettiği üzere, Karabağ, Azerbaycan toprağıdır. Bunun dışında bir statünün dayatılması asla kabul edilmeyecektir.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:
(BM) Güvenlik Kurulu, artık dünya güvenliğinin teminatı olmaktan çıkmış, 5 ülkenin siyasi stratejilerinin çarpışma alanı haline gelmiştir.
Birleşmiş Milletler’in öncülüğünde dünyanın güvenliğini, huzurunu, refahını sağlamakla misyonlu kurumları süratle tekrar yapılandırmalıyız.
AB’den beklentimiz, ülkemize yönelik yükümlülüklerini hızla yerine getirmesidir, Türkiye’ye yönelik sergilenen ikircikli tutumların son bulması gerekiyor.
Savaşın, Ukrayna’nın bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü temelinde, diplomasi ve diyalogla sona erdirilmesine yönelik gayretlerimizi artırarak sürdüreceğiz.
Azerbaycan ile Ermenistan ortasında yaşanan Karabağ krizi
Azerbaycan ve Ermenistan ortasındaki görüşme sürecini başından beri destekledik. Fakat Ermenistan’ın bu tarihi fırsatı değerlendiremediğini görüyoruz.
Ermenistan’ın başta Zengezur Koridoru’nun açılması olmak üzere, verdiği kelamları yerine getirmesini bekliyoruz.
Artık herkesin kabul ettiği üzere, Karabağ, Azerbaycan toprağıdır. Bunun dışında bir statünün dayatılması asla kabul edilmeyecektir.
Tek millet, iki devlet şiarıyla hareket ettiğimiz Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü korunma istikametinde attığı adımları destekliyoruz.
Ermenistan-Azerbaycan ortasındaki son olumsuz gelişmeyi muhakkak kınıyorum ve bölgedeki gelişmelerin hızla sona ermesini temenni ediyorum.
Filistin-İsrail sorunu
Ortadoğu’ya kalıcı barışın gelebilmesi, lakin Filistin-İsrail meselesinin sonuncu bir tahlile kavuşturulmasıyla mümkündür.
1967 sonları temelinde bağımsız ve coğrafik bütünlüğü haiz Filistin devleti hayata geçirilmeden, İsrail’in de aradığı huzuru ve itimadı bulabilmesi zordur.
‘İslam düşmanlığı tahammül edilemeyecek düzeylere ulaşmıştır’
Çocuklarımıza, bilinçsiz tüketimden doğan kirliliğe boğulmuş ve doğal kaynakları tüketilmiş bir dünyayı miras bırakamayız.
Buradan tüm ülkeleri, memleketler arası kurumları ve sivil toplum kuruluşlarını Sıfır Atık Hareketine dayanak vermeye davet ediyorum.
Bilhassa gelişmiş ülkelerde bir virüs üzere yayılan ırkçılık, yabancı tersliği, İslam düşmanlığı, artık tahammül edilemeyecek düzeylere ulaşmıştır.
Avrupa’da Kur’an’a karşı taarruzlara, tabir özgürlüğü maskesi altında müsaade vererek hareketleri teşvik eden zihniyet, kendi eliyle geleceğini karartmaktadır.
Aileye sahip çıkmak insanlığın istikbaline sahip çıkmaktır. Global dayatmalar karşısında dostlarımızı ailenin korunmasına hassasiyet göstermeye çağırıyorum.
‘KKTC’nin bağımsızlığını tanımaya davet ediyoruz’
Coğrafyasıyla ve demografisiyle, dünyadaki tüm kökenleri, inançları, kültürleri temsil yeteneğine sahip bir global idare mimarisi inşa etmeliyiz.
(Doğu Akdeniz) Bizim kimsenin hakkında gözümüz yoktur, kimsenin de haklarımızı yok saymasına müsaade etmiyoruz, etmeyeceğiz.
Uluslararası toplumu, KKTC’nin bağımsızlığını tanımaya, bu ülkeyle diplomatik, siyasi ve ekonomik bağlar kurmaya davet ediyoruz.
Ada’daki BM Barış Gücü’nden tarafsızlığa riayet bekliyoruz. Prestiji zedelenen bu gücün, Kıbrıs’ta yeni prestij kaybıyla karşı karşıya kalmasını istemeyiz.
AB’ye çağrı
Bölgesel ve global sınamaların giderek giriftleşen yapısı, Türkiye-Avrupa Birliği bağlantılarının sağlıklı bir tabanda ilerletilmesine, her zamankinden daha fazla muhtaçlık olduğuna işaret ediyor.
Avrupa Birliği’nden beklentimiz, uzun müddettir ihmal ettiği ülkemize yönelik yükümlülüklerini hızla yerine getirmeye başlamasıdır.
Özellikle Türkiye’ye yönelik sergilenen ikircilikli tutumların artık bir son bulması gerekiyor.
